23/03/2014

Türkiye'ye sadece güneş yeter!


 

RADİKAL -- Süzer Holding yeni dönemde finans ve enerjiye odaklandı. Greenpeace üyesi yönetim kurulu üyesi Serhan Süzer, yenilenebilir enerji alanında yatırımlara gezegenlerden ismini alan 10 şirketle başladı.

Plüton, Merkür, Uranüs, Neptün, Jüpiter, Ay, Titan, Venüs, Mars, Satürn... Bunlar 2014 başında kurulan enerji şirketlerinin adı. Adlarını gezegenlerden alan bu şirketlerin kurucusu ise Süzer Holding İcra Kurulu Başkan Yardımcısı ve EkoRe Yönetim Kurulu Başkanı Serhan Süzer.

Yıllar süren krizleri atlatan Süzer Holding, enerji ve finansa odaklandı. Enerji Grubu’nun başına ise Greenpeace’in Türkiye ’deki ilk üyelerinden biri olan grubun üçüncü kuşağı Serhan Süzer geçti.

Yenilenebilir enerji alanında iddialı bir hedefle yola çıkan Süzer, lisanslı ve lisansız yatırımlara da başladı. Süzerle yenilenebilir enerji alanında Türkiye’nin potansiyelini konuştuk. Nüklere karşı olduğunu söyleyen Süzer, “Türkiye’ye sadece güneş enerjisi yeter ama yenilenebilir kaynaklarla çeşitlenebilir” diyor.

Süzer grubu uzun yıllar sıkıntılı dönemler geçirdi. Şuan durum ne?

Grup olarak sıkıntıları aştık. Geçen yıl stratejik bir karar verdik. Enerji ve finans alanına odaklanacağız. Bu kapsamda geçen sene Kentucky Fried Chiken ve Pizza Hut restoranlarını sattık. Şimdi enerji ve finans yatırımlarına yöneliyoruz. Finansta Hırvatistan’daki Kent Bankla devam ediyoruz. Leasing ve factoring şirketlerimiz var. Enerji benim yönettiğim sektör oldu grupta.

10 yeni güneş enerjisi şirketi kurdunuz. İsimleri de gezegenlerden oluşuyor. Özel bir seçim midir?

Özellikle yenilenebilir enerjiye odaklanmış durumdayız. Bu şahsen benim hayalimdeki bir işti. 2011 senesinde Türkiye’de KFC’nin CEO’suydum. Kasım ayında Bostancı restoranına Leed sertifikası aldık. Yani uluslararası alanda ilk yeşil restoran oldu. Tarihe not düşmektir bu. Restoranlar gibi bazı gözönünde olan yerleri doğayla barışık yapabiliriz. Biz bu vizyonu gerçekleştirdik. Daha sonra yenilenebilir enerjiye güneş alanında girmiş olduk.

Hangi yatırımlarınız var?

11 yıllık hayalimdi. Önce Hitit Enerji’ye yatırım yaparak girdim. O bir ar-ge projesiydi. Bu da tarihe not düşmekti. Çünkü ABD ’de Denver kentinin teknokentinde bir Türk şirketi olarak ilk defa kendi dizaynımız olan kollektörümüzü kurduk. Önemli şirketlerle işbirliği yaptık. Daha sonra teknolojinin ticarileşmesi önemli işti. İş modeli konusunda fikir ayrılığı oldu ben de o şirketten çıktım. Şu anda Eko yenilenebilir Enerjiler AŞ diye şirket kurduk. Güneş, rüzgar ve biokütle alanında mühendislik, tedarik ve inşaat yapma konularında hizmet veriyoruz. Bir diğer şapkam da holdingte yenilenebilir enerji. Böyle güneş, rüzgar, jeotermal ve HES projelerini takip ediyorum.

Neden on ayrı şirket kurdunuz?

Güneşte ilk faz ihaleler geçen yıl başladı. Biz o ihalelere bilinçli olarak girmedik. Kapasite olarak az geldi. Nasıl oluyor diye de bakmak istedik. İkinci faz ihaleye gireceğiz. Rüzgarda ise ölçüm istasyonlarını diktik. Şirketlerin içinde ölçüm istasyonları var. Önümüzdeki yıl ihalelere gireceğiz. Farklı şehirlerde olacak. Türkiye’de 10 şirket varsa on ayrı ilde var diyebilirim. Bunların dışında bu sene güneşte ve rüzgarda lisanssız projelere de imza atıyor olacağız. En azındah onar megavatlık lisanssız proje yapmak istiyoruz. Yeni düzenlemelerle bir tüketim noktanız oluyor ve geri kalanını satabiliyorsunuz, İhale beklemeye gerek yok. Küçük projeler olacak. Başladık projelere. Yabancı ortaklarımız da var. Beraber hareket edeceğiz.

Sektörde büyüme ve yatırım hedefiniz ne?

Yenilenebilir enerji alanında Türkiye’nin en iddialı firmalarından biri olmak isityoruz. Geç başladık ama hızla ilerleyeceğiz.

Güneş yatırımı yatırımcılar için çok cazip değildi. Değişti mi?

Rüzgarda 7.3 dolar/cent, güneşte 13,3 dolar/cent. Bu fiyatlar iyi fiyatlar. Finansalları tutturabilen rakamlar. Açıkçası biz bu rakamlarla fizibilitelerimizi yaptık ve durum bizim istediğimiz rakamları karşılıyor, yatırımlara giriyoruz.

Güneşte Türkiye’nin potansiyeli nedir? Neden yatırımlar artmıyor?

Bir kere şu anda 30 megavat ya var ya yok. Almanya’nın 35 bin megavatı geçti. Almanya’nın güneşi bizim Karadeniz’in değerlerinden daha düşük ve arada bu kadar fark var. Bizim çok büyük bir güneş potansiyelimiz var. Sadece güneş enerjisi ile Türkiye’nin bütün enerji ihtiyacını karşılayabilecek durumdayız şu anda.

Maliyet mi yüksek? Neden yapılmıyor?

Aslında en sağlıklısı yenilenebilir enerji portföyü oluşturmak. Türkiye’deki bütün yenilenebilir kaynaklar kullanıldığında ihtiyaç yüzde 100 karşılanabilir. Fizibl açıdan çeşitlenme önemli.

Nükleere ihtiyaç yok mu?

Ben o konuda açıkçası tarafım. Greenpeace üyesi olarak da olmasam da karşıyım. Nükleer santraller yaşadığımız dünyayı yokedebilecek santrallerdir.

150 BİN ÜYESİ BULUNUYOR

Greenpeace’e ne zaman üye oldunuz?

Üniversitede okurken Türkiye’ye geldiğimde bir gün Mecidiyeköy’de bankamızın önünde iki gençle karşılaştım. Sokakta Greenpeace’e üye yapıyorlardı, ne hedeflediklerini anlattılar. Anlattıklarını doğru buldum ve üye oldum. 15 yıldır üyeyim. Bugün Greenpeace’nin Türkiye’de 150 bin üyesi var. Ben 700’üncü üyeyim.

2014 ZORLU BİR YIL OLACAK

Yabancı fonlarla çalışıyorsunuz. Türkiye’deki siyasi kriz yabancı yatırımcıların gündeminde mi?

Bütün yabancı yatırımcılara Türkiye ile ilgili planlarınıza uzun vadeli bakın, Türkiye’nin önemli potansiyeli var diyoruz. Türkiye bir merkez olabilir. Bu tür siyasi krizler her ülkede olur ve gelip geçicidir. 2014 zorlu bir sene olacak ama biz grup olarak tam tersine yatırımlarda gaza bastık.

GÜNAH KEÇİSİ OLDUK

Çevre duyarlılığı gelişmiş biri olarak Gökkafes olarak adlandırılan ve tepkilere yol açan Dolmabahçe’de şu anda sohbet ettiğimiz binanız konusunda ne düşünüyorsunuz?

Gökkafes lafı tepesindeki demir kafesten geliyor. Mimarideki adı skycage. Kim bulduysa gök kafes adı takıldı. Kafesin bir de kötü bir iması vardır. Demokrasiyi kafeslemek gibi. İnsanlar bunu kullanmaya başladılar. Önce şunu net söylemeliyim. Bu binayı beğenmeyebilirsiniz, silüeti bozuyor diyebilirsiniz. Buna saygı duyarım ama bir şeyi düzeltmem lazım. İddia edildiği gibi bu bina yasaya aykırı yapılmadı. 40’a yakın dava kazanarak yaptık. Bir de insanlar bizden efsane yaratıyorlar. Sınırlar bir günde değişti gibi. Böyle birşey imkansız. Bu üç senede dava sonucu oldu. Bu bina yapılana kadar üç belediye başkanı değişti. Keşke ilk proje kalsaydı. Arada kaldık. Günah keçisi olduk. Babam hakkını savundu. Türkiye’de en önemli sorun devletin devamlılığına önem verilmemesi.